Kişinin kendi kanıyla iyileşmesine imkân veren PRP tedavisi, ilaç yerine bu potansiyeli kullanan yeni bir tedavi yöntemidir.
PRP (PlateletRichPlasma) trombositten zengin plazma anlamına geliyor. Kanın pıhtılaşmasından sorumlu olan trombositler, aktive edildikleri zaman büyüme faktörleri olarak bilinen iyileştirici proteinler salgılayarak dokuları iyileştirip yeniliyor. PRP tedavisinde kullanılan trombositler hastanın kendi kanından alınan numuneden ayrıştırılarak elde ediliyor ve serum olarak yaralı bölgeye enjekte ediliyor. Enjekte edilen sıvıda yüksek konsantrasyondatrombosit ve büyüme faktörleri bulunuyor. Trombositler ayrıca sessiz lokal kök hücrelerini aktive ettiğinden plazma sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösteriyor. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon kıkırdak gibi yapıların iyileşmesini hızlandırır.
PRP tedavisi omuz ağrıları, tenisçi dirseği, golfçu dirseği, ön çapraz bağ yaralanmaları; diz, omuz, kalça eklem kireçlenmesi, diz kapağı tendiniti, ayak bileği burkulmaları, topuk dikeni ve kulunç ağrısı olarak bilinen kas gerginliklerinin tedavisinde kullanılıyor.
İlk enjeksiyondan 3 hafta sonra hasta tekrar değerlendirilmelidir. Genellikle 3 hafta arayla 6 aylık dönem içinde 3 enjeksiyona kadar yapılabilir. İşlemden sonra doku iyileşmesini hızlandırmak için fizik tedaviye devam edilebilir. Hastaların birçoğunda ilk enjeksiyondan sonra iyileşme görülür. Birçok bilimsel çalışmada başarı oranının %80 – 85 oranında olduğu gösterilmiştir. Bazı hastalarda kısmi bir iyileşme olurken, bazı vakalarda tam iyileşme gösterilmiştir. PRP yönteminde kişinin kendi kanından alınıp hazırlanması nedeni ile herhangi bir yan etkisi yoktur. Yalnızca yapıldığı bölgede geçici bir ağrı ve şişme yapabilir. Bu etki 1-2 gün içinde kendiliğinden geçer.